Bir aile büyüğü vefat ettiğinde, geride kalanlar için sadece duygusal bir boşluk kalmaz, aynı zamanda ciddi bir hukuki süreç de başlar. Miras meselesi, özellikle para ve mal söz konusu olduğunda, aile içinde bile gerginlik yaratabilecek kadar hassas bir konudur. Herkesin kafasında benzer sorular döner: “Kim ne kadar alacak?”, “Bize bir şey düşer mi?”, “Paylaşım nasıl yapılır?” …
Miras Hakkı Kime Aittir?
Önce en temel konudan başlayalım. Bir kişi vefat ettiğinde onun mal varlığı, kanunen belirlenmiş olan mirasçılarına geçer. Türk Medeni Kanunu, bu konuda oldukça net. Vefat eden kişinin mirası önce birinci derece yasal mirasçılara, yani alt soya (çocuklarına) kalır. Eğer çocukları hayattaysa, miras onların arasında eşit olarak paylaştırılır. Ancak kişi evliyse, sağ kalan eş de yasal mirasçıdır ve onun da belirli bir payı vardır.
Örneğin bir kişi vefat ettiğinde geride eşi ve üç çocuğu kaldıysa, mirasın dörtte biri eşe, kalan dörtte üçü de çocuklar arasında eşit olarak paylaşılır. Her çocuk kalan miktarın üçte birini alır. Eğer çocuklardan biri vefat etmişse ama onun da çocukları (yani torunlar) varsa, onun payı torunlara geçer. Bu sisteme zümre sistemi denir ve alt soyun her zaman önceliği vardır.
Çocuk yoksa miras, ikinci zümre olan anne, baba ve kardeşlere geçer. Eğer onlar da yoksa, üçüncü zümre olan büyükanne, büyükbaba ve onların çocukları yani amca, hala, dayı, teyze devreye girer. Bu zümrelerin dışında kimse doğrudan mirasçı sayılmaz, ama elbette kişi hayattayken bir vasiyetname hazırlamışsa, oradaki özel hükümler geçerli olur.
Sağ Kalan Eşin Durumu Nedir?
Sağ kalan eşin mirastaki yeri çok özel bir yere sahiptir ve birçok kişi bu kısmı tam bilmez. Çünkü eş, diğer mirasçılarla birlikte mirasa katılır ama onun payı, diğer mirasçıların derecesine göre değişir. Eğer ölen kişinin çocukları varsa, eş mirasın dörtte birini alır. Anne-baba hayattaysa (yani ikinci derece mirasçılar varsa) bu sefer eşin payı yarıya çıkar. Çocuk da yok, anne-baba da yoksa ama kardeşler varsa, eşin payı yine yüksek olur. Kısacası çocuklar yoksa eş daha büyük pay alır.
Eşin bir diğer hakkı da ölene ait evde oturma hakkıdır. Eğer miras bırakanın oturduğu ev eşlerin ortak kullanımındaysa, sağ kalan eş bu evde oturmaya devam edebilir. Bu da özellikle kira ya da ev satışı gibi konularda önemli avantaj sağlar.
Miras Paylaşımı Nasıl Yapılır?
Miras paylaşımı, genelde veraset ilamı (yani mirasçılık belgesi) çıkarıldıktan sonra resmiyet kazanır. Bu belgeyle birlikte tüm yasal mirasçılar belirlenir. Bu belge noter ya da sulh hukuk mahkemesinden alınabilir. Mirasçılar belirlendikten sonra, miras kalan taşınır ve taşınmaz mallar, bankadaki paralar, araçlar ve diğer tüm değerler bu kişiler arasında kanundaki oranlara göre pay edilir.
Ancak bu paylaşım bazen otomatik olarak yapılmaz. Eğer ortada birden fazla mirasçı varsa ve paylaşım yapılmadıysa, bu mallar “el birliği mülkiyeti” ile ortaklaşa kabul edilir. Yani kimse “şu ev benim” diyemez. Ta ki mirasçılar aralarında anlaşarak paylaşım yapana ya da miras taksim sözleşmesi imzalayana kadar.
Taraflar arasında anlaşma olmazsa, iş dava yoluna gider. Bu durumda izale-i şüyu davası (ortaklığın giderilmesi davası) açılır. Genellikle bu davalar uzun sürebilir, mahkeme malların satılmasına ve satış bedelinin mirasçılara pay edilmesine karar verir.
Bir diğer önemli nokta da borçlar. Miras sadece mal anlamına gelmez, aynı zamanda borçları da kapsar. Yani vefat eden kişinin banka borcu, kredi kartı borcu, vergi borcu varsa, bu da mirasçılara geçer. Bu yüzden mirası kabul etmeden önce dikkatli olmak gerekir. Mirasçılar isterlerse mirası reddetme hakkına sahiptir. Bu da yine mahkemeye başvurularak yapılır ve üç aylık yasal süre içinde gerçekleşmelidir.
Vasiyet ve Pay Değişikliği Mümkün mü?
Evet, kişi hayattayken mal varlığını nasıl dağıtmak istediğini belirtebilir. Bunun için vasiyetname ya da miras sözleşmesi düzenlenebilir. Ama burada dikkat edilmesi gereken nokta şudur: Herkesin mirastan vazgeçmesi mümkün değil. Kanunen bazı kişilere ayrılması zorunlu olan bir miras payı vardır. Bu kişilere “zorunlu mirasçı” denir ve genellikle çocuklar ve eş bu kapsamdadır. Kişi vasiyetle mirasın tümünü başkasına bırakmak istese bile, zorunlu mirasçıların belirli paylarına dokunamaz. Bu paylara “saklı pay” denir ve bu da koruma altındadır.
Eğer saklı pay ihlal edilmişse, bu kişiler mahkemeye başvurarak tenkis davası açabilir. Yani “bize düşen yasal hakkımızı istiyoruz” diyerek, vasiyetnameye karşı hak talep edebilirler. Bu nedenle vasiyet hazırlarken de dikkatli olunmalı, uzman desteği alınmalıdır.
Bir yanıt yazın